Bremen Derneği Fenerbahçe
08 Haziran 2024

Başkanımız ve Başkan Adayı Ali Y. Koç’un Seçimli Olağan Genel Kurul Toplantısında Yaptığı Konuşma

Bremen Derneği Başkanımız ve Başkan Adayı Ali Y. Koç’un Seçimli Olağan Genel Kurul Toplantısında Yaptığı Konuşma

 Sayın Divan Kurulu Başkanım, değerli heyet üyelerimiz, kader birliği yaptığım Yönetim Kurulundaki arkadaşlarım, Saygıdeğer Genel Kurul Üyelerimiz ve ekranları başında izleyen milyonlarca değerli Fenerbahçeliler, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum, Fenerbahçelilik aşkıyla kucaklıyorum.

FENERBAHÇE DEMOKRASİSİNE HEP BERABER DEĞER KATTIK

Bugün ne yazık ki evdeki hesap çarşıya uymadı. Öncelikle şunu bilmenizi isterim; ruhumun ruhunuza en ihtiyacı olduğu dönemde, yani Fenerbahçelilik ruhunuza…9 bin kişi gelmiş. Gerek Sayın Aziz Yıldırım’ı gerek şahsımı desteklediniz. Sadece beni destekleyenlere değil, Sayın Aziz Yıldırım’ı destekleyenlere de canıgönülden şahsım ve Yönetim Kurulum adına teşekkür ediyorum. Fenerbahçe demokrasisine hep beraber değer kattık. Tabii çok farklı bir gün bekliyorduk. Özellikle ben. Niye farklı bir gün bekliyordum? Çünkü 6 senedir hayal ettiğim, çok istediğim ama gerçekleşmeyen buluşma bugün gerçekleşecekti ama yine olmadı.

İNSAN OLAN ATILAN İFTİRALARDA, SÖYLENEN YALANLARDA BİR GRAM BİLE DOĞRULUK PAYI OLMADIĞI ZAMAN NORMALSE İSYAN EDER

O kadar çok şey söylendi ve yapıldı ki son 6 ayda. Ama özellikle son iki haftada insan olan insan bunlara cevap veremediği zaman atılan iftiralarda, söylenen yalanlarda bir gram bile doğruluk payı olmadığı zaman, bunu cevaplayamadığı zaman normalse isyan eder.

EN BÜYÜK ARZUM, KAYITSIZ ŞARTSIZ BENİ VE ARKADAŞLARIMI İSTEMEYENLERİN DE 3 SENE SONRA, ‘İYİ Kİ ADAM DAYANMIŞ, ŞİMDİ BİZ DE ONU DESTEKLEYELİM.’ DER KONUMA GELMELERİ. BUNU YAPTIĞIMIZ ZAMAN; ‘FENERBAHÇE ÇOK BAŞARILI OLUYOR.’ VE ‘FENERBAHÇE BİR VE BÜTÜN’ DEMEKTİR

Ben bugün on binlerce Kongre Üyemizin, milyonlarca taraftarımızın huzurlarında Fenerbahçe’nin bundan sonraki 3 yıllık liderini, Başkanını seçecek olan sizlere en doğru iklimi, en doğru bilgilendirmeyi sunmayı hedefliyordum. Benim en büyük hayalim, öncelikle 3 sene sonra kayıtsız şartsız son 6 senede benim arkadaşlarımı destekleyen, yeri geldiği zaman ağır eleştiren ama kayıtsız şartsız Fenerbahçe olduğu için bizleri destekleyen insanlara bundan 3 sene sonra, ‘İyi ki yapmışız, iyi ki dayanmışız, iyi ki ona dayanacak gücü vermişiz, bakın iş nereden nereye geldi.’ Ama bununla beraber ‘Karşıma kaldırım taşı çıksa ona oy verirdim.’ diyen pek çok sebeple eleştiren –bir kısmı haklı sebepler- kayıtsız şartsız beni ve arkadaşlarımı istemeyenlerin de 3 sene sonra, ‘İyi ki adam dayanmış, şimdi biz de onu destekleyelim.’ der konuma gelmeleri. En büyük arzum budur, önümüzdeki 3 yıl seçildiğimiz takdirde. Yani bunu yaptığımız zaman ne demektir biliyor musunuz? Bir, ‘Fenerbahçe çok başarılı oluyor.’ demektir. İki, ‘Fenerbahçe bir ve bütün.’ demektir.

MERTÇE SAVAŞAN, İNSANLARIN GÖZÜNÜN İÇİNE BAKARAK MÜCADELE EDEN BİR İNSAN OLARAK SÖYLEYECEĞİM ŞEYLERİN, SÖYLEYECEĞİM KİŞİ BURADA OLMADIĞI İÇİN NE KADARINI SÖYLEYEBİLİRİM EMİN DEĞİLİM

Çok şey söyleyecektim. Bugüne kadar üç, beş kişinin, bilemediniz on kişinin bildiği şeyleri istemeyerek 6 yıl boyunca içime attığım birkaç konuyu sizlerle paylaşacaktım detaylı bir şekilde. Ama ben mertçe savaşan, insanların gözünün içine bakarak mücadele eden, arkadan konuşmadan ‘Doğrucu Davut’ edasıyla insanların yüzüne söyleyen bir insan olarak söyleyeceğim şeylerin, söyleyeceğim kişi burada olmadığı için, yüzüne bakamayacağım için, mertçe söyleyemeyeceğim için ne kadarını söyleyebilirim ona da hakikaten emin değilim.

DÜN AVRUPA’NIN BATMAYA EN RİSKLİ TAKIMINDAN KALKIP BUGÜN JOSE MOURİNHO’YU TRANSFER EDEBİLECEK KONUMA GELDİK. BUNU KİM KÜÇÜMSÜYORSA ART NİYETLİDİR

Biz devasa bir gücüz. 6 seneyi beraber geçirdik. Bana sorarsanız futbol dışında 6 senede geldiğimiz nokta itibarıyla çok önemli mesafeler kat ettik. Özellikle finans ve stratejik konularda… Ama bununla beraber yine futbol dışında tüm takım branşlarında ve olimpik şubelerde çok büyük başarılar elde ettik, ezeli rakiplerimizi ya ezdiğimiz ya da hiç onlarla yarışmayıp devlet, müessese takımlarıyla yarıştığımız alanlarda da başarı sağladık. Çok şey anlatırım. Bugün anlatıldı; oradan aldık, bu şekilde aldık, buraya getirdik… Ama şunu söylemek istiyorum; borç şuydu, borç buydu, yok yanlış hesapladın… Hepsini bir yere koyun. Dün Avrupa’nın batmaya en riskli takımından kalkıp bugün Jose Mourinho’yu transfer edebilecek konuma geldik. Bunu kim küçümsüyorsa art niyetlidir, iyi niyetli değildir.

BENİM AĞZIMDAN ‘ŞÖYLE YAPTIK, BÖYLE YAPTIK.’ DUYMADINIZ. İNŞALLAH DA DUYMAYACAKSINIZ. FENERBAHÇE BAŞKANIYSAN KULÜBÜN, RENKLERİN VE MİLYONLAR İÇİN ELİNDEN NE GELİYORSA YAPMAK ZARURETİ ZATEN VARDIR. BİZ BU BİLİNÇLE HAREKET ETTİK

Biz o günlerden, o zamanki başkanın ‘bu kulüp batmış’ kendi ağzından çıkan söylemlerinden bugün geçen sene kurduğumuz takımı kurabiliyorsak bu çok büyük bir başarıdır. Geminin doğru istikamete, doğru rotaya girdiğinin en büyük işaretidir. Ama daha yeni başlıyoruz. Oraları rayına soktuk, oralara yatırımlara devam edeceğiz. Şunu da söylemek istiyorum; benim ağzımdan ‘şöyle yaptık, böyle yaptık.’ duymadınız. İnşallah da duymayacaksınız. Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanıysan kulübün için, renklerin için, milyonlar için elinden ne geliyorsa yapmak zarureti zaten vardır. Biz bu bilinçle hareket ettik. Bilerek, isteyerek hiçbir şekilde Fenerbahçe’ye yanlış yapmadık. Niyetimizi bir gram sorgulayamazsınız. Kararlarımızı, hatalarımızı, her şeyimizi eleştirebilirsiniz ama hiçbir zaman biz ve ben için değil, Fenerbahçe için ne varsa yaptık.

KULÜBÜ ALDIĞIMIZDA FİNANSAL OLARAK AVRUPA’NIN EN KÖTÜ KULÜPLERİNDEN BİRİYDİK. KONTROLÜMÜZ DIŞINDAKİ TÜM OLAYLARA RAĞMEN BİZ BUGÜNE GELDİK ÇOK ŞÜKÜR

Geldiğimiz nokta itibarıyla 6 yılın öyküsüyle ilgili şunu söylemek istiyorum; biz kulübü aldığımızda finansal olarak Avrupa’nın en kötü kulüplerinden biriydik. Sonra dünyada pandemi oldu, Türkiye’de ekonomi alt üst oldu, faizler uçtu, enflasyon uçtu, bizim için en önemli olan kur 5’lerden 35’lere geldi. 6 yılda 100 milyon dolar yayın ihalesi kaybımız var. Pandemiden 80, büyük sponsorlardan 18-20 milyon… Kontrolümüz dışındaki tüm bu olaylara rağmen biz bugüne geldik çok şükür. Allah bir daha bize o günleri göstermesin. Niye bunu söylüyorum? Kulübü batmış hale getirenler, kendi ağzıyla ‘batmış’ diyenler, tüm bu değişken faktörlerin tamamı yokken kulübü bu duruma getirdiler. Oturup şükredeceklerine, teşekkür edeceklerine devamlı belden aşağı vuruyorlar. O yüzden bugün burada bazı gerçekleri suratlarına bakarak söyleyecektim ama orası bomboş. İçim acıdı ayrılış şekli. Demokrasimize yakışmadı.

İSTEDİĞİNİZ YERDE TELEVİZYONA ÇIKALIM. KONUŞMANIZI DA YAPAMADINIZ BURADA. İSTİYORSANIZ AKŞAM SON KEZ. SÖYLEYEMEDİKLERİNİZİ SÖYLEYİN, BEN SÖYLEYEMEDİKLERİMİ YÜZÜNÜZE BAKIP SÖYLEMEK İSTİYORUM

İddialarının hepsinin altı boş. Biraz sonra söyleyeceğim çünkü bir basın toplantısı yapılmış. Ben hafif gitmeyi düşünüyordum. Ama bir de konuşmayı basına vermişler. Yoksunuz burada. Ve Sayın Başkan çok geç değil. Saat 5’e geliyor. Akşam istediğiniz yerde televizyona çıkalım. Burada muhtelif sebeplerden dolayı hakkınızın yendiğini savunabilirsiniz. Bize göre öyle değil. Kameralarda kayıtlı mevcut. Herhalde bizi çok yere şikâyet ettiniz. Şimdi de İçişlerine, Emniyete falan şikâyet ediyorsunuzdur veya sizin akıllı arkadaşlarınız. Fırsat bu fırsat. Konuşmanızı da yapamadınız burada. İstiyorsanız akşam son kez. Tarihte son kez olacak bu çağrı. Bir daha olmayacaktır. Bu çağrı şu sözler ağzımdan çıktıktan sonra rafa kalkmıştır. Son kez istediğiniz yerde akşam buluşalım. Söyleyemediklerinizi söyleyin, ben söyleyemediklerimi yüzünüze bakıp söylemek istiyorum.

BENİM BU KULÜPTEN ALACAK BİR KURUŞ PARAM YOKTUR

Bir konuda daha bir spekülasyona cevap vermek istiyorum. Dedim. Birkaç kez dedim. Demekten utanıyorum. Kendi içimde bir mahcubiyet hissediyorum. Benim bu kulüpten alacak bir kuruş param yoktur. Sayın Aziz Yıldırım, hiç çekinmeden, mahcubiyet duymadan, yok efendim başkan olursa ben 150 milyon Euro vermemişsem mahkemeye verecekmiş. Bu nasıl bir zihniyet. Tehdit, tehdit, tehdit…Vermeyen namert olsun. Bir hukukçu bulacaksanız böyle bir davayı açabilecek, bir mahkeme bulacaksanız bunu kabul edebilecek, ‘hodri meydan’ diyorum.

BEN VE ARKADAŞLARIM KULÜPLE YAPTIĞIMIZ HİÇBİR TİCARİ İLİŞKİDE HİÇBİR ŞEKİLDE MAHSUPLAŞMAYA GİTMEDİK SİZİN YAPTIĞINIZ GİBİ

Ne yazık ki kulübümüzün 2014’ten evvelki kayıtları yok. Doğru dürüst kayıt tutulamamış. O çok el üstünde tuttuğunuz Tamer Yelkovan Bey finans departmanını doğru dürüst yönetmemiş. Geçmişi bilmiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey var ki, ben ve arkadaşlarım kulüple yaptığımız hiçbir ticari ilişkide hiçbir şekilde mahsuplaşmaya gitmedik sizin yaptığınız gibi. Binlerce aidat öderken, insanları üye yaparken, bilet alırken vs. vs…Ne verdiniz bilinmiyor ama aldıklarınız, mahsuplaştınız. Mahsuplaştıklarınız ve şu an hiçbir alacağınızın olmadığı net bir şekilde tespittir. İnsanlara çamur atarken biraz da şöyle düşünmenizi istiyorum; ‘Kendime yapılmasını istemediğim bir şeyi başkasına yapmamalıyım.’ İnanın böyle düşünürseniz o kızgınlığınız, o öfkeniz pek çok şeyiniz-sadece düşünme değil, böyle davranırsanız- yok olacaktır. Sağlığınıza da faydalı olacaktır Sayın Başkan. Bir kere de bunu deneyin lütfen. Ben kendime yapılmasını istemediğim hiçbir şeyi size
yapmadım bugüne kadar.

DAHA GİDECEK ÇOK YOLUMUZ VAR AMA FİNANSAL MANEVRA ALANIMIZ GENİŞ

Netice itibarıyla toparladık. Daha gidecek çok yolumuz var ama finansal manevra alanımız geniş. 75 milyon Euro olan takımımızın değeri 200 milyon Euro’ya geldi. Sponsorluklarımız arttı. Her alanda pozitif gelişmeler var. Televizyona çıksaydık şunu soracaktım; Nasıl bir Fenerbahçe yönettiniz ki, koskoca Türkiye’de Fenerbahçe’nin futbol takımının göğüs sponsoru olacak bir firma bulamadınız? Nasıl oldu da Sarı Melekler gibi bir markanın hiçbir sponsoru yoktu? Geldiğimiz noktada hiçbir takımımızda boş bir alan yok. Bunların hepsini anlatırım. Biz olağanüstü olumsuz şartlarda gemiyi yüzdürmeye devam ettik. Yatırımlar yaptık. Futbol dışında şampiyonluklar, madalyalar, rekorlar…Futbolda rayına soktuğumuz zaman göreceksiniz ki Fenerbahçe’de başarılar peş peşe gelecektir. Fenerbahçe’de başarılar peş peşe gelecektir. 6-0, 6-0 hep bunu ağzınıza taktınız. Haklı da olabilirsiniz ama unutmayın ki benim ilk 6 senemle sizin ilk 6 seneniz arasında sadece bir kupa farkı var. Siz ondan sonra açıldınız. Belki de aynı şey bizim için de geçerli olacak. Belki de değil, inşallah olacak, göreceksiniz. Biz sizin gibi Fenerbahçe’yi gündelik savrulmalarla, popülist söylemlerle, sadece heyecan uyandırmak adına altı boş hiçbir zaman gerçekleştirilmeyecek vaatlerle değil; somut, ayağı yere basan ve uygulanabilir vadeli planlar çerçevesinde geleceğe hazırlamaya çalıştık. Bir şekilde de devam edeceğiz.

‘BİR ÇİVİ BİLE ÇAKMADILAR’ DİYORSUNUZ, ÇİVİ ÇAKACAK HALDE KULÜP MÜ BIRAKTINIZ?

Geldiğimiz zaman hiç manevra alanımız yoktu. Sayın Aziz Yıldırım, ‘bir çivi bile çakmadılar’ diyorsunuz, çivi çakacak halde kulüp mü bıraktınız? Bütün gelirlerimiz temlikliydi. Uçan kuşa borcumuz vardı. Sn. Obradovic ile yaptığım ilk toplantıda yeni sezonun planlamasını konuşacağımızı düşünürken, ‘senden tek bir dileğim var’ dedi. Ben de transfer diyecek zannettim. ‘EuroLegaue borcumuzu ödeyelim’ dedi. Ne borcu diye sordum. ‘Final Four biletlerinin parasını vermemişiz. Çok mahcubum. Şu an hiçbir şey istemiyorum.’ O noktaydı, Fenerbahçe. Siz ve çok akıllı arkadaşlarınız ya sizi yanlış yönlendiriyorlar, yahutta gelişmelerden çok da haberdar değiller.

BAMBAŞKA BİR FENERBAHÇE…

Eminim ki herkes yarın maça çıkmayı isterdi. Şöyle bir endişeniz olmasın. Bütün kaynaklarımızı sadece hocaya mı, ayırdık? Sn. Acun Ilıcalı nasıl bir takım kurmak istediğimizi net bir şekilde söyledi. Ben onun kadar açık sözlü değilim. Ben iş olduktan sonra söylemeyi tercih ediyorum o olacakları rahat söylüyor. O söylediği zaman da genelde oluyor. Dediği gibi çok çok iyi takımı, zaten halihazırda çok iyi olan takımın üstüne monte edip önümüzdeki sezon bambaşka kutlamalar, bambaşka seviye, bambaşka mutluluk, bambaşka bir Fenerbahçe; bir ve bütün Fenerbahçe’yi hep beraber yaratacağız.

MOURİNHO, FENERBAHÇE’Yİ TAŞIMAK İSTEDİĞİMİZ SEVİYENİN İLK ADIM

Kampanyaya başladığı günden beri söylüyorum. Öyle bir takım kuracağız ki size şampiyonluk sözü bile gerektirmeyecek. Artık o süreç başladı. Sn. Jose Mourinho tercihimiz, onun da bizi tercih etmesi. Fenerbahçe’yi taşımak istediğimiz seviyenin, yer almayı hedeflediğimiz kulvarların müjdeleyicisidir ve en büyük adımıdır. Eminim sizin de bu yönde düşünceleriniz vardır. Fenerbahçe ile başarılı olacağından zerre kadar şüphemiz yoktur. Hepimiz kendisine inanıyor ve güveniyoruz. Şimdiden çok kusa bir sürede olsa ailemizin bir parçası haline geldi. Konuşmacılar söylediler ama bir daha ifade etmek istiyorum. Bu kadar mı önemli; kazanmak için her yol mubahtır. Siz başkanlığını yapmak istediğiniz kurumu nasıl şikayet edersiniz? Hem de olmayan şeylerden…Sizin pazarlık etmeden bol keseden attığınız rakamı biz pazarlık yaparak indirdiğimiz zaman aradaki farkı ifade etmek için tek aklınıza gelen açıktan para vermişler midir? Siz pazarlık etmediniz.  15, öyle…Sen ne istiyorsun, ben ne verebilirim. Sonra gerçekçi yaklaşanlar işi bir noktaya getirdiği zaman usulsüzlük, suç.. Bana değil, Selahattin beye, Mario’ya değil. Kulübe. Aynı İrfan Can da olduğu gibi. SPK’ya şikayet ettiniz. İhbardır o. İlla yazılı şikayet değil. Allah’tan kimse ciddiye almadı. Ciddiye alınacak bir şey yoktu. Ama Sn. Aziz Yıldırım, nereden nereye…  Sonra dedik ki biz bu hocanın menajeri ile ne kadar iş yapmışız. Niye bu adama takmışlar? Sonra gördük ki, 2014’ten kalan borç takmışlar bu adama. Biz onu 2021’de ödedik. Mendes’in Bruno Alves’ten alacağını.

SİZE ‘İYİ Kİ ALİ BAŞKAN İLE DEVAM ETTİK’ DEDİRTECEĞİM

İlk adımımızı çok güçlü şekilde attık. Hepinizde heyecanı görüyorum. Şampiyonlar Ligi finalinde maçtan sonra en çok biz konuşulduk. Haksız kazanılan şampiyonluk rakibimizin 48 saat ya konuşuldu, ya konuşulmadı. Jose Mourinho efekti böyle bir şey. İşte Fenerbahçe böyle bir camia. Hedef çok basit. Bu camianın bunu
gerçekleştirecek her türlü malzemesi de mevcut. Yeter ki helvayı yapacak malzemeyi bir araya getirelim. Sadece o kaldı. Bu şekilde sadece ülkemizde değil, dünyada bilinen; her yerde saygı gören, Fenerbahçeli olmayanların bile ilgi göstereceği, oyuncuları dünya çapında tanınan, UEFA kura çekimlerinde rakipler tarafından tercih edilmeyen, uluslararası haber değeri olan bir Fenerbahçe yaratmak istiyoruz. Finalde de gördüğünüz gibi şimdiden gerçekleştirmeye başladık. Sadece güvenmenizi istiyoruz. Güvenmemeniz için de çok sebep olabilir. Onun için de çok mahcubum, çok mahcubuz. Ama öyle bir mahcubiyet ki, üç sene sonra ifade ettiğim hayallerimi de fitilini ateşleyen bir mahcubiyet. Size ‘İyi ki Ali başkan ile devam ettik’ dedirteceğim. Bana karşı olumsuz düşünce içinde olan, Sn. Aziz Yıldırım’ı destekleyen, kararsız olup- taze kan isteyip hiç birimizi istemeyen hepinizi borcum var. İnanın hiçbir kırgınlığım da yok. Tek kırgınlığım maçlar oynarken, çubuklu giyen çocuklara tribünlerden gelen tatsız tezahüratlar. Bize gelsin her şey. Çubuklu sahada iken olacak iş değil. Lütfen fabrika ayarlarımıza dönelim. Biz bu işi kafaya taktık. Cam tavanı seneye kıracağız. Hep birlikte
buğran dönemi bitirip, zincirleme uluslararası ve ulusal başarılara imza atacağımızdan emin olmanızı istiyorum. Ne mutludur ki biz müsabaka yaptığımız her branşta çubukluyu destekliyoruz. Çoğu zaman ezeli rakiplerimiz futbol dışı branşlarda yeri geliyor bir formayı, yeri geliyor başka formayı destekliyor. Buradaki yatırımlarımızın da devam edeceğinden emin olmalısınız.

NEDEN ADAY OLDUM?

Neden karar değiştirdim ve aday oldum. Ağzımdan bir laf çıktı, aylardır pişir-pişir onu döndürüyorlar. Bu ülkede kimlerin ağızlarından ne laflar çıktı. Ertesi gün unutuldu. Herhalde Fenerbahçe başkanı olmak böyle bir şey. Üç tane sebebi var. Çok basit. Birincisi pek çok konuşmacının, Erol beyin bir nebzede benim konuşmamın başında anlattığım kulübümüzü bu duruma getiren zihniyetten, köhne yönetim anlayışından, kendi malı gibi yöneten inşalardan kurtarmak için ve bu zihniyetin dönmemesi için tekrar aday olmaya karar verdim. Ne kadar haklı olduğumu makyaj düşünce son bir haftada söylenenlerden hepiniz görüyorsunuz. O güzel, güleç, çocukları soran keyifli şakacı imaj gitti. Çabuk gitti. Eski hatırladığımız kızgın, tehditkâr, sabırsız, vicdansız kişi geri geldi. Bir kere teşekkür etmediniz, bir kere kutlamadınız. Bir kere yanımızda olmadınız. 6 sene boyunca hiçbir şey mi yoktu, kutlayabileceğiniz? Kulübünüzün yanında duracağınız hiçbir şey yok muydu? Bırakın yanında durmayı, Trabzon’da bizi suçladınız. 3 Temmuz’da neler yaşadığımızı siz biliyorsunuz. ‘Bana kaçtı’ dediniz. Şu anki Yüksek Divan Kurulu başkanına dedirttiniz. Sonra da kendiniz, dediniz. Ben kaçmadım. Yönetimden ayrıldım. Dimdik yanınızdaydım. Adalete Fener Yak, kampanyası yaptım. Yönetici, başkan değildi. Ben ve arkadaşlarım kapı kapı dolaştık. 650 bin imza topladık. Bir nebze de olsa çorbada tuzumuz oldu. Onu da beğenmediniz. Başkan değilken ya siz ne yaptınız? 6 yıl boyunca bir şey söyleyin. Fenerbahçe’nin mağlubiyetlerinden sonra lokantalardan vur patlasın, çal oynasın resimleri vermekten başka ne yaptınız? O dava arkadaşım dediğiniz Nihat Özdemir ağustos ayında herkesten önce istifa edin deyince kulübe gelen 4-5 kişiydik. Dava arkadaşlarınızın çoğu yoktu, bile. Utanmadan, sıkılmadan bir seçim kazanmak için bana o imayı yaptınız. Hem de azılı Galatasaraylı olan bir adamı Fenerbahçe TV’ye çıkartarak. Bu mudur, liderlik? Hadi ben başkanım da lider olamıyorum. Bu mudur, liderlik? İkinci sebep Türk futboluna musallat olmuş ve 20 yıldır Fenerbahçe’yi hedefine koymuş bir yapıyla sürdürdüğümüz ve taşların yeni yeni yerinden oynamaya başladığı mücadelemizin yarıda kalmaması için. Bazılarınız 2 Nisan üzerinden bana göre haksızca çok sert vuruyorsunuz. Bu bir yol haritası. Öyle kolay değil, takımı ligden çekmek. ‘Fenerbahçe başkanı kuru sıkı ateş etmez’ diyor. Siz hiç ateş ettiniz mi? Hangi konuda ateş ettiniz de bir şey elde ettiniz? Biz isyan bayrağını çektik ve bundan sonra Türk futbolunda neler olduğunu bir kez daha hatırlatayım. Ülkede bahis operasyonu başladı. Yabancı VAR hakemleri geldi. Saha hakemleri yabancı olacaktı, o talihsiz yumruk olayından dolayı cesaret edemediler. Kulüpler imza kampanyası başlattı. Bir arkadaşımız yerli yerinde duruyor, dedi. Sn. Büyükekşi için. İstemeyerek mecburen seçim çağrısı yapmak zorunda kaldı. Arkadaşlar bunlar kendiliğinden mi oldu? Bu işi Avrupa boyutuna
taşıdığımız zaman bakın taşlar nasıl yerinden oynamaya başlayacak. Belki de 20 sene sonra ilk defa çok adaylı federasyon seçimine gidiyoruz.

ÇÜNKÜ BİZ FENERBAHÇE’YİZ. FENERBAHÇE BU CUMHURİYETİN BÜYÜN İLKELERİNİ DAMARLARINDA YAŞAMAKTADIR

Kısacası Fenerbahçe 20 yıldır sistematik, haksız bir saldırı ve adaletsizlik yaşıyor. Bu benim dönemimle başlamadı ama 6 senedir de dozajı her geçen gün artarak devam etmektedir. Biz bu saldırıları niye yaşıyoruz? Niye biliyor musunuz, çünkü biz Fenerbahçe’yiz. Fenerbahçe’nin bir duruşu var. Fenerbahçe’nin adil futbol misyonu ve mücadelesi var. Fenerbahçe’nin ipi kimseye bağlı değil. Fenerbahçe bu cumhuriyetin büyün ilkelerini damarlarında yaşamaktadır. Ne bir kupa ne de bir şey için taviz vermemektedir. Fenerbahçe taviz de verdirttiremez. Biz olalım başka birisi olsun, kim olursa olsun, tarihte böyle gelmiş böyle gidecek. İnşallah böyle gidecek. Dolayısıyla benim, ‘Ben başkan olduğum sürece Fenerbahçe’yi şampiyon yapmazlar’ şeklindeki sözlerim bir isyanın ifadesiydi. Bir camiayı ayağa kaldırmanın hedefiydi. Ama hiçbir şekilde teslimiyet ve umutsuzluk değildi, olsaydı bu takım o son derbiyi alamazdı. Son haftaya şansını taşıyamazdı, bu kadar haksızlıklara rağmen, rakibin bu kadar ittirilmesine rağmen… Ve bunun üzerinden seçim kampanyası dizayn ediyor olmak hakikaten acz içinde olmaktır.

ARTIK BU GÜCÜ FENERBAHÇE’NİN BAŞARISI İÇİN KULLANMALIYIZ

Arkadaşlar, bizim camiamızın gücü bu savaşı, bu mücadeleyi kendimiz vermemiz için yeter de artar. Ama o güç kesinlikle potansiyelinde değil. Buraya çıkan bir sürü kişinin söylediği gibi bu gücü birbirimizle uğraşmak için kullanıyoruz. Artık bu gücü Fenerbahçe’nin başarısı için kullanmalıyız. Artık bu gücü, bir kardeşimiz bayrak aldı diye en ağır suçtan yargılamaya kalkıldığı zaman kullanmalıyız. Bu gücü bizim önemli etkinliklerimizi vermeyen kanallara, medya kuruluşlarına karşı kullanmalıyız. Biz ne yapıyoruz? Birbirimize karşı kullanıyoruz. Kim seçilirse seçilsin pazartesi sabahından itibaren bütün geçmişi unutup yeni sayfa açmamız gerekiyor. Ben seçilirsem bunun sözünü sizlere veriyorum. Elimden gelen her şeyi yapacağım ve inşallah sizler de bu yolculuğun parçası olursunuz. Son olarak da altı senedir güzel işler yaptık. İlk iki senede futboldaki gidişatımız bu kadar kötü olmasaydı belki bir sürü yapısal konuyu önceden adresleyecektik. Başlattığımız işleri bitirmek istiyoruz.

FENERBAHÇE, TÜRKİYE’NİN EKONOMİK OLARAK EN GÜÇLÜ KULÜBÜ OLMAK DURUMUNDADIR. GÜÇLÜ KULÜP, FİNANSAL AÇIDAN GÜÇLÜ KULÜP, KURUMSAL AÇIDAN GÜÇLÜ KULÜP ZATEN KALICI BAŞARILARIN HABERCİSİDİR

Ben size şu sözü vereceğim; Fenerbahçe, Türkiye’nin ekonomik olarak en güçlü kulübü olmak durumundadır. Güçlü kulüp, finansal açıdan güçlü kulüp, kurumsal açıdan güçlü kulüp zaten kalıcı başarıların habercisidir. Dünyadaki bütün iyi kulüpler de bunu yapmaktadır. En iyi ekonomiyi bırakmak için ne yapacağız? Önce Bankalar Birliği’nden çıkmamız lazım. Niye? Çünkü biz henüz anapara ödeyemiyoruz. Hep faiz, faiz, faiz! Anapara bu kadar yüksek oldukça faiz giderimiz de bütün gelirlerimizi götürme potansiyeline sahip. Devletimiz sağ olsun daha doğrusu hükümetimiz çok güzel bir anlaşma yaptı. Zor, çetin bir anlaşma, onun gerçeklerini yerine getiriyoruz. Ama bizim 100 küsur milyon euroluk faiz işleyen ve faizler 20’den 47’lere geldi, bundan kurtulmamız lazım. Nasıl? Bir kere halka arz oranı en düşük kulüp Fenerbahçe. Orada iyi bir yastığımız var. Stat ismimiz, inşallah seneye yenileyeceğiz. Belki de bakarsınız aralık ayına, ocak ayına yenilemiş oluruz. 10 yıllık, diyelim ki o zaman 90 idi, şimdi 140, 130 veya yine 90 diyelim ama bu sefer 90 olmaz onu söyleyeyim. Bunu kırdırttık. Verdik, bunu kırdırtıp ne yapacağız? Biz transfere harcayamayacağız, bankaya vereceğiz. Anaparayı kullanacağız. O zaman çok daha sağlıklı seviyelere düşecek borç oranımız. O da yetmedi zaten büyüyen ekonomimiz var. Sattığınız transferde net ihracatçı haline geldik, o da yetmedi gayrimenkullerimiz var. Şimdi Sayın Başkan diyor ki, ‘Şampiyon yapmaya geliyorum. Ne borcu, onunla uğraşmıyorum’ diyor. Zaten uğraşmadığı için o günleri gördük, Allah bir daha göstermesin. Biz, hem şampiyon yapmalıyız hem de sağlıklı bir omurgayı oluşturmalıyız ki oluşturma süreci devam ediyor. Gayrimenkuller ile ilgili diyor ki, ‘Salonu satarım.’ Ondan sonra aynı kişi size diyor ki, galiba 13. maddeydi, ‘Gayrimenkullerin satılmasına oy vermeyin’ diyor. Yani sadece siz satarsanız mı olacak? Sadece siz satarsanız mı onaylayacağız? Ama orada içiniz rahat olsun. Stadyum konularımız var. Kaç deplasmancı bugün burada? Size teşekkür ediyorum. Bütün sezon boyunca Fenerbahçe iyi gittiği zaman rakibi deplasmanda nasıl boğduğunuza zevkle ve keyifle tanıklık ettik. Allah sizlerden razı olsun. 90 dakika bilemedin 100, 110 dakika çubukluyu desteklemek için onlarca saat, belki tüm gün, belki iki gün eziyetler çekerek gidiyorsunuz, geliyorsunuz ve o stada girince daha da heybetleniyorsunuz. Ama sırf o 100,110 dakika için neler çektiğinizi hepimiz biliyoruz. Allah sizlerden razı olsun. Aynı şeyi kendi stadımızda gerçekleştirmemiz lazım. Bu gidişat, gidişat değil. Yarın oy vermeye gittiğinizde köşede üç adet numune var. Ayakta seyirci almak için Ahmet Ketenci Bey’in çalışmaları var. Mevzuata göre UEFA maçlarında ayakta durma yok ama 5 ülkeyle deniyorlar. Bakanlığımız ve federasyonumuz isterse, arzu ederse biz de altıncı ülke olabiliriz. UEFA ile konuştum. Biz de denemeye girelim. Önümüzdeki sezon bunu deneyecekler. Bu çok önemli. Bu izni alamazsak zaten çok fazla oturulmuyor, orada mavi oturak gibi bir şey göreceksiniz, birazcık daha dar ama kapasiteyi arttırıyor. Onun üstünde de çalışmalarımız var. Ama esas sorun ses ve akustik! Bahsettiğim Doğuş panoları, Maraton ve Fenerium tribünlerinin de altı, arkası açık ama ilk aşamada Ahmet Bey’in yaptığı çalışma burayı tamamen kapatabilmek. Tabii kapatırken de açılan ve kapanan bir mekanizma olması lazım ki maç yokken rüzgar içeri girsin. Ama bütün akustik içeride kalsın. Çok şükür imkanlarımız var, ses sistemini tamamen değiştirebileceğiz. Ne olduğunu biliyoruz, üç senedir biliyoruz. Ama öyle bir imkanımız yoktu, öyle bir lüks için para harcayabilmemiz söz konusu değildi. Şimdi çok şükür onu da yapabilecek konuma geldik.

ATATÜRK İSMİ İLE DEĞİŞTİRMEK İÇİN BAŞVURULARIMIZ VAR. RESMİYETE KAVUŞANA KADAR DA BENCE ÇATIMIZA MUSTAFA KEMAL ATATÜRK YAZMAK SON DERECE ÖNEMLİ BİR ADIM OLACAKTI

Sayın Başkan, stadımıza da laf etmiş. Atatürk ismi ile değiştirmek için başvurularımız var. Ben inanıyorum ki devletimiz burada bize hoşgörü ile yaklaşıp bu imkanı bizlere sağlayacaktır. Resmiyete kavuşana kadar da bence çatımıza Mustafa Kemal Atatürk yazmak son derece önemli bir adım olacaktır. Bizim ciddiyetimizin de en güzel göstergesi olacaktır.

YAPACAĞIMIZ TESİS SADECE FENERBAHÇE İÇİN DEĞİL, TÜRKİYE İÇİN GURUR KAYNAĞI OLACAK

125 dönümlük Maltepe’deki Akademi! Sondan ikinci konuşmacı önemli bir konuya değindi. ‘Bence yetmez. 12 saha lazım’ diyor. Haklı, haksız değil! Ama bir yerden de başlamamız lazım. 7 saha ile bu yapacağımız tesis sadece Fenerbahçe için değil, Türkiye için gurur kaynağı olacak. Göreceksiniz ki pek çok kulübe örnek olacak ve önümüzdeki sezon değil, ondan sonraki sezonun sonunda artık idmanlarımız, yaz hazırlıklarımız orada
olacak.

BU DÖNEM ÇOK GÜÇLÜ, ÇOK TECRÜBELİ BİR YÖNETİMİMİZ VAR. BANA GÖRE FENERBAHÇE’NİN EN KUVVETLİ YÖNETİMLERİNDEN BİRİNİ KURDUĞUMUZU SÖYLEYEBİLİRİM

Bu dönem çok güçlü bir yönetimimiz var. Çok tecrübeli bir yönetimimiz var. Devlet bildiğiniz üzere gelirlerimizin %50’sini alıyor, yapılanmadan dolayı. Onun için tecrübenin yanında mali açıdan da kudretli, kuvvetli insanlara ihtiyacımız vardı. Hem Futbol A.Ş.’de hem de sizlerin yarın oylayacağınız dernek tarafında bana göre Fenerbahçe’nin en kuvvetli yönetimlerinden birini kurduğumuzu söyleyebilirim. Bu projeler sizlerin oylarınızı bana vermeniz, 3-5 daha fazla oy almak için söylenmiş içi boş, PR amaçlı kullanılmış projeler değildir. Şimdi bize bir stadyum gösterildi. Çok güzel, çok hoş. Önce 3 ay dendi, sonra herhalde birileri uyandırdı, sonra 6 ay dendi ve 6 ayda yepyeni bir stadımız olacakmış, tribünleri kaldırarak 70 bin kapasite. Bana göre olmaz, bize göre olmaz, mühendislere göre olmaz. Ama onlar yaratmak istediklerini ‘Daha önce yaptık, yine de yaparız’ imajına uyuyorsa siz de yiyorsanız ne ala!

BİZ KAZANACAĞIZ, HEP BERABER KAZANACAĞIZ, KAZANAN DA KAYBEDEN DE BİRBİRİNİ KUCAKLAYACAK VE PAZARTESİ SABAHI YEPYENİ BİR YOLCULUĞA HEP BERABER ÇIKACAĞIZ

Şimdi gelelim esas konumuza: Bugün, bu sabah bir tatsızlık yaşandı. Yaşanmasaydı keşke. Keşke tribünler tıklım tıklım, protokol locası tıklım tıklım, üst tribünler tıklım tıklım… Bir kere şu çağrıyı yapmam lazım; bu bir mağduriyet midir, bir strateji midir bilmiyorum ama görüyorum, eş dost arıyor, ‘Yarın gelmemize gerek yok.’ Bir arkadaşın tweetini görmüşler, ben Bodrum’a gidiyorum diye. Rica ediyorum, sakın ama sakın bu hatayı yapmayın. 25-30 bin kişinin yarın buraya gelmesi gerekiyor. ‘Evet, devam etmiyorum’ deseydi bu çağrıyı yapmazdım aman aman sakın ‘Bu iş bitti, oldu bitti’ havasına gelmeyin. Biz kazanacağız, hep beraber kazanacağız, kazanan da kaybeden de birbirini kucaklayacak ve pazartesi sabahı yepyeni bir yolculuğa hep beraber çıkacağız.

GEÇMİŞTE ÇOK BÜYÜK İŞLER, FEDAKÂRLIKLAR YAPAN SİZ, BUGÜN FENERBAHÇE’Yİ SEVMİYORSUNUZ. SİZ, KENDİNİZİ FENERBAHÇE’DEN DAHA ÇOK SEVİYORSUNUZ

Bu çağrıyı Sayın Aziz Yıldırım’a da yapmak istiyorum. Benim babam bana bir şey öğretti; ‘Hayatta affedilmeyecek hiçbir şey yoktur.’ dedi. Hem de ne zaman dedi biliyor musunuz? Rahmetli büyükbabamın naaşı çalınmıştı, hatırlayan hatırlayacaktır. 8 ay bulamamıştık. Sonra aynı kabristanda bulundu. Allah kimseye göstermesin. Çıkıyoruz kabristandan, bir aile ferdine bir medya mensubu ‘Affeder misiniz?’ dedi. O aile mensubu çok sert tepki gösterdi, ‘Nasıl bana böyle bir soru soruyorsun?’ diye. Ben de arkadan yürüyorum, o zaman yurt dışında yaşıyordum. Sonra babam geldi, aynı adam aynı soruyu sordu. Ve babam dedi ki, ‘Hayatta affedilmeyecek hiçbir şey yoktur.’ O zaman bana çok garip gelmişti. Bu söylediğim aşağı yukarı 27 sene evvel… Hayatta affedilmeyecek hiçbir şey yoktur. Hele söz konusu Fenerbahçe’nin menfaatlerinde birleşmekse kesinlikle yoktur. Sayın Başkan, niye bunu söyledim? Bugün burada yaşananlara, yaşatılanlara çok çok üzgünüm. Fenerbahçe’ye büyük emekler verdiniz. Uğruna hapis yattınız. Maddi ve manevi fedakarlıklar yaptınız, bu konuda her şey tamam, minnettarız. Ama insan değişir, bir tek aptallar ile ölüler değişmez. Siz de değiştiniz ama çok değiştiniz. Garip değiştiniz. Sizin bu kulübe olan aidiyetinizin temelden sarsıldığını görmek benim için içler acısı bir durumdur. Geçmişte çok büyük işler, fedakarlıklar yapan siz, bugün Fenerbahçe’yi sevmiyorsunuz. Siz, kendinizi Fenerbahçe’den daha çok seviyorsunuz. Siz, Türkiye’nin, hepimizin gözbebeği, milli değerlerin karşılığı, Dünyanın En Büyük Spor Kulübü, Türk sporunun gururu olan Fenerbahçe’yi sırf kişisel ihtiraslarınızdan sahiplenmiyorsunuz. Onu umursamıyorsunuz.

Siz sadece Fenerbahçe’de başkan olmayı seviyorsunuz. Yahut sizin başkanı olduğunuz Fenerbahçe’yi seviyorsunuz. Siz benden nefret ediyorsunuz, bir türlü aşamadınız o duyguyu. Ben sizden nefret etmiyorum. Bu nefretinizi herkes biliyor görüyor ama esas üzücü olan şey sizin Fenerbahçe nefretiniz, pardon Ali Koç nefretiniz, Fenerbahçe sevginizin önüne geçmiş bulunmakta, bu çok acı bir durum.

BEN FENERBAHÇE’Yİ ÇOK SEVİYORUM, ELİMDEN GELENİ YAPMAYA ÇALIŞIYORUM, EMEK VERİYORUM, BEĞENİRSİNİZ BEĞENMEZSİNİZ AMA HİÇBİR ZAMAN BENİM NİYETİMİ SORGULAYAMAZSINIZ.

Ben Fenerbahçe’yi çok seviyorum, elimden geleni yapmaya çalışıyorum, emek veriyorum, beğenirsiniz beğenmezsiniz ama hiçbir zaman benim niyetimi sorgulayamazsınız. Bugün aslında vereceğiniz kararlardan bir tanesi veya yarın en önemlisi 6 yıldır tüm hırsıyla, samimiyetiyle Fenerbahçe ile mücadele eden, adeta kavga eden, Fenerbahçe’yi şikayet eden bir profil mi? yoksa Fenerbahçe için mücadele eden bir adayın tarafı mı olacaksınız. Aslında önünüzdeki seçenek, tablo çok net.

Şimdi bu sabaha dönersek, siz 20 sene başkanlık yaptınız, siz tek başınıza oradan bu kürsüye gelip iddia ettiğiniz sükûnet talebini tek başınıza yapabilirdiniz, hadi bir iki yardımcınızla…Kürsüye çıkmak için Divan Başkanından izin almaksızın 25 kişiyle Divan Başkanımızın tabiri ile kürsüyü işgal etmenize hiç ama hiç gerek yoktu.

SİZ BURADA BİZİM SÖYLEDİĞİMİZ UYGUNLUKLA DAVRANMASAYDINIZ, BU KÜRSÜDE BU PODYUMDA DURAMAZDINIZ, KONUŞAMAZDINIZ DA BUNU UNUTMAYIN

Ali Koç, kavga çıkacak dedin o da kavga edelim dedi. Tam öyle değil Sayın Başkan hiç de öyle değil. Nasıl biliyor musunuz? Geldiniz elini sıktınız, hayırlı olsun dediniz. Konuşmanızın uygun olmayacağı, kavga çıkacak dediniz orada, ben de kavga çıkacaksa çıkacaktır dedim. Niye bunu dedim Sayın Başkan, hatırlayın şöyle bir hafızanızı zorlayın. Genel Kurula, Divan’a gelirim, sizin sözleriniz bunlar ‘ama kendi emniyetleriniz sağlayabilirler mi? Konuşursam neler olabileceklerinin farkında değiller mi? 20-30 kişi karşısında Uğur Bey ve Ali Bey dağıldı.’ Ya siz neymişsiniz ya? Herkesi korkutuyorsunuz, herkes sizden kaçıyor. Siz burada bizim söylediğimiz uygunlukla davranmasaydınız, bu kürsüde bu podyumda duramazdınız, konuşamazdınız da bunu unutmayın. Biz kavga yapmak istemiyoruz ama her zaman geçen seferde olduğu gibi zaten buraya kürsüden hitap etmiyorsunuz insanları korkmakla, dağılmakla vesaire vesaire ile suçluyorsunuz. Ya siz kongreye gelirseniz biz kendimizi neden korumak zorunda kalalım ki. Kendi güvenliğimizi sağlayabilecek miymişiz? Siz esas kendinizin ağzından çıkan laflarınıza dikkat etmeniz gerektiğini düşünüyorum. Sonra bugün ki Divanlık Başkanlık Seçimine itiraz ediyorsunuz ve diyorsunuz ve diyorsunuz ki hepimizi zan altında bırakıyorsunuz, çift kol kaldırdılar diyorsunuz. Bakın kim çift kaldırdı?  Oradakilerin ¼ delege değildi diyorsunuz, kaçak girenler vardı tespit ettik diyorsunuz. Güvenlik kartlarını medyaya başka bir şey olarak ifade ediyorsunuz.

FENERBAHÇE’NİN HAKLARINI SAVUNAMIYOR DİYORSUNUZ BİZLER İÇİN VE GÜYA HAKSIZLIĞA UĞRADIĞINIZ BÖYLE ÖNEMLİ BİR SEÇİMDE, SİZ KENDİ HAKLARINIZI SAVUNMADAN KAÇIP GİDİYORSUNUZ

Bakın ben size farklı bir şey söyleyeyim. Fenerbahçe’nin haklarını savunamıyor diyorsunuz bizler için ve güya haksızlığa uğradığınız böyle önemli bir seçimde, siz kendi haklarınızı savunmadan kaçıp gidiyorsunuz. Enteresandır ‘Burak Bey’in konuşmasında değil tam da borç tablosu anlatılırken kürsüye adamlarınızla geldiniz. Ama sükûnetle tartıma çağrıma bir çağrı vermediniz, sağlık olsun. Sahadan çekildiler diye bir de devamlı mütemadiyen bir de laf ediyorsunuz. Siz seçim sahasından çekilmediniz mi bu sabah giderek? Hayatta büyük konuşmamak lazım, bugün söylediğiniz ağzınızdan çıkan şey, yarın sizin başınıza gelebilir. Pek çok kez sizde olduğu gibi Sayın Başkan.

Ercüment Cebeci burada mı? Ercüment Cebeci kardeşim çok güzel bir konuşma yaptı; ‘İki adaya da oy vermek istemiyorum’ dedi. Çok ilgiyle dinledim, saygı duydum, eldivensiz ve şeffafça duygu ve düşüncelerini paylaştı. İnşallah üç sene sonunda Ercüment kardeşim de o demin söylediğim hayalin bir parçası olur, iyi ki devam etmişler der. Ama bu düşüncede olan herkesi gayet iyi anlıyorum. Onun için mahcubuz, gönlünüzü almak
durumundayız.

SİZ KENDİNİZİ FENERBAHÇE’NİN SAHİBİ GİBİ GÖRMÜŞSÜNÜZ. NASIL BÖYLE BİR ŞEYE CESARET ETTİNİZ, NASIL BÖYLE BİR ŞEYE MÜSAADE ETTİNİZ.

Seçim süreci boyunca, ‘Ali Koç kendini kulübün üstünde görüyor, holding mi olmalı, halkın takımı mı olmalı?’ gibi enteresan açıklamalarınız var. Bakın kendinizi kulübün üstünde görmek ne demek biliyor musunuz? Kendini kulübün sahibi olmak ne demek biliyor musunuz? Kulübün kaynaklarını belli dönemlerde, belli sıklıklarda kendi özel ihtiyaçlarınız için kullanıp, sonra tekrar kulübün kasasına koymak aradaki ödeme döneminin faizini vermemek yani kulüp üzerinden fonlanmak. Bir yöneticinizin yaptığı gibi futbolcularımıza yaptığımız ödemeleri iki çekte toparlayıp 8-10 futbolcu detaylarına hakikaten girmek istemiyorum, ne dediğimi anladınız. Sonra çekin arkasına imza atıp, futbolcuları da kişisel çek verip ileri tarihli, o tarih gelince bir daha ileri tarihli çek verip yani akçeyle işe girmek futbolcu ile futbolcuda soruyor niye böyle bir şeyi kabul ettiniz? Niye yaptınız diyoruz. ‘Finansal Fair-Play menfaatleri için yaptık’ dediler. Bu bahsettiğim rakamlar az buz rakamlar değil. Ya da kulübün sahibisiniz, siz ne yaparsınız? 1700 küsur kombineyi bir taraftar grubuna bilabedel verebilirsiniz. Kulübün sahibiyseniz sizin muhasebeciniz belli tarihlerde top oynadığı insanlara 90 küsur kombineyi bilabedel verebilir. Veya sahibiyseniz böyle harcamalar var nereye gittiği belli değil, bir kısmı deplasman masrafı diyor bir kısmı başkanın şahsi ihtiyaçları diyor ne olduğu belli değil. Bunlar sizin yanınızda çalışan muhasebecilerin söylemleri altı imzalı, kayıtlı. Sonra diyorsunuz ki, Ali Koç kendini Fenerbahçe’den daha büyük görüyor. Siz kendinizi Fenerbahçe’nin sahibi gibi görmüşsünüz. Nasıl böyle bir şeye cesaret ettiniz, nasıl böyle bir şeye müsaade ettiniz. Futbolcularla olan konuyu bilmiyordunuz. Bilmediğinizi de biliyorum. Ama öğrendikten sonra da hiçbir şey yapmadınız. Bunların hiçbiri bizim yönetim anlayışımızla bağdaşmaz. Bunların hiçbiri de biz varken Fenerbahçe’de gerçekleşmez. Onun için bu zihniyetin dönmemesi gerektiğini söylüyorum. Bir tane teknoloji şirketinden para alıyoruz hala bunun nasıl bir iş olduğunun adını koyamadık. 8.6 milyon dolar sözleşme falan var/yok belli değil. Avans alıyoruz. Sonra 100 gün sonra bunu 9.6 milyon dolar geri ödüyoruz cezai şartlar altında. Niye parayı aldık belli değil. Niye bu kadar yüksek faizle ödedik, 100 gün için %40 dolar üzerinden faiz verdik o da belli değil. Ve çözemiyoruz. Son derece garip, mantık dışı ve kulüp menfaatlerinin aksine gerçekleşmiş işlemleri sık sık yaptığınızı tespit etmek…Daha detaya girmiyorum. Bu konulara hiç girmeyecektim size olan hürmetimizden, yıllarca yaptığınız hizmetlerden…Ama bizler hakkında konuşurken, Yönetim Kurulundaki arkadaşlarım hakkında konuşurken attığınız iftiralar, suç seviyesinde söylemleriniz, aşağılamalar, alay etmeler…Artık sizin de ayağınızın yere basması lazım, dengenizi bulmanız lazım Sayın Aziz Yıldırım.

SON 6 YILDA OLANLARIN HEPSİNİ BEN UNUTMAYA RAZIYIM. GELİN ELİMİZDEN GELDİĞİ KADAR GÜÇ BİRLİĞİ YAPALIM. CAMİANIN BUNA İHTİYACI VAR. HER ŞEYİ YUTMAYA, SİNEYE ÇEKMEYE RAZIYIM. YETER Kİ FENERBAHÇE MENFAAT SAĞLASIN

Dolayısıyla son 6 yılda olanların hepsini ben unutmaya razıyım. Siz bende ne suç görüyorsanız her şeyi affedin. Gelin bizden bunu bekleyen milyonlarca taraftarın istediğini yapalım, elimizden geldiği kadar güç birliği yapalım, bu camianın hak ettiği yere gelmesinde, bu yolculukta çorbada sizin de tuzunuz olsun. Ve size söz veriyorum hiçbir konuya bir daha girmeyeceğim geçmişten kalan. Yepyeni bir sayfa açmaya hazırım siz hazırsanız. Camianın buna ihtiyacı var. Ne Aziz Yıldırım ne Ali Koç kendi yönetimleriyle 20 senedir kanser virüsü gibi yapışmış, yerleşmiş anti Fenerbahçe lobisiyle tek başlarına mücadele edebilirler. Camia gücü olmadan bu mümkün değildir. 26 sene buraya başkanlık yapmış iki kişi birbiriyle bu durumda olduğu zaman camia da kökünden, dibinden ayrışır. Aynen bugün olduğu gibi. Ben bunu gidermek için her şeye razı oluyorum, her şeyi yapmaya razıyım, her şeyi yutmaya, sineye çekmeye razıyım. Yeter ki Fenerbahçe menfaat sağlasın.

FENERBAHÇE İÇİN BİRLEŞME ZAMANI

Çünkü bu camia birbiriyle uğraşmaktan, didişmekten, savaşmaktan çok enerji kaybetti, çok yorgun düştü ve bundan hep rakipler faydalandı, hep rakipler sevindi. Şimdi sen, ben değil, bizim için, Fenerbahçe için birleşme
zamanı.

Yaşa Fenerbahçe, en büyük Fenerbahçe, iyi ki Fenerbahçe. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Pazartesi günü yepyeni bir yolculuğa hep beraber çıkıyoruz. 'Hazırlanın.'